2 Mart 2017 Perşembe

Gerçek Hayat Da Varmış

Uzun zamandır kendimi bilgisayara bağladım öyle yaşıyorum. Bunun gerçekten olduğunu biliyordum, kabullenmiştim ama yüz yüze gelmek apayrı bir olay. Aslında en başından anlatmam gerek bunu.

Sabah erken kalkmaya karar vererek-yine- 9'a alarm kurmuştum. Alarm çaldığında ise saatin 9 olduğuna inanmadım. O kadar karanlık, o kadar kapalıydı ki hava güneş hiç doğmamış gibi, gerçekten daha 9 olmamıştır diye alarmı kapatıp, yattım. Ondan sonra çalan 5 alarmı daha kapattım. Birbirinden karmaşık garip rüyalarla 2 saat sonra uyandım.


Kitap alışverişi yapmıştım yine, kargom elime ulaştı.

Telefonum olmadığı için annemle 15.10da pazarda buluşacaktık. Hazırlandım, çıktım. Asansörü çağırdım biri yukarıdaydı gelmedi diğeri ise 6.katta durmadan 11e çıktı. Ordan geri indi, bindim. Tam 0'da durdu. Ben ineceğim zannederken meğer tam olarak yere inmeden durmuş içerideki kapı açıldı ama dışarıdaki açılmadı. O sırada asansöre binmek için bekleyen iki komşu vardı, onlarda 'bozuldu yine' şeklinde konuşuyorlardı. Ben tekrar çalışmasını bekledim biraz sonra sesinden anlaşıldı çalışacağı ve 1 e bastım. 1'de asansörden çıkıp aşağı indim.
Bu olağan, herkesin başına gelebilecek yakalaşık 3 dk falan süren olayda hiçbir ilgi çekicilik ve tuhaflık yok ama ben rüyamda görmüştüm.

Her insan 'keşke rüyalar gerçek olsa' der ya hani başına gelmiş biri olarak bu çok güzel bir şey. Farklı bir his.

Pazarda her türden değişik insanlar var. Bugünün gerçek hayat kısmı işte burası. Uzun zamandır insanlarla böyle bi karmaşanın içinde bulunmamıştım. Çoğunun yüzüne bakmadım, muhtemelen hiçbiri. Kendimi aksiyon filmlerinde gösterdikleri tezgahlarla dolu kalabalık sokaklardan birinde gibi hissettim. İnsanları sevmediğimi hissettim. Yani aslında insanlardan rahatsız oldum. Bu yeni bir şey değil ben kendimi bildim bileli insanlardan rahatsız olurum, arada böylesine karmaşık kalabalıklarda daha fazla sadece. Bu duyguyu yeniden çok şiddetli bir şekilde hissettim. Fark ettim ki kendime odamda başka bir dünya çizmişim. Ve buradan çıkmak için pek de istekli değilim. İki üç haftadır sadece sevgilimle buluşmak için çıkıyorum.

Odamla ilgili planlarımı anlattığımda yıllarca o evde kalacaksın sanki ne gerek var demişti. Geçici bi ikametgah için fazla bi sahiplenme içine girdiğimi fark ettim. Hayatım izlediğim aksiyon dizileri ve uğraştığım hobiler oldu.

Her zaman pozitif olmak, iyi yönünden bakmak ve kendimi sonsuz motive edebilmek benim özelliklerim. Beni tanıyan herkes bunu bilir. Bu yönlerimi görmemi sağlayan arkadaşlarım oldu. Hatta benim böyle bir insan olmama fazla şaşırmışlardı. Tüm bunları yapabiliyorum. Hala yapabiliyorum ama istemiyorum işte. Şu ara içimden gelmiyor.

Odaklanmaya çalıştığım tek konu var aslında spor yapmak ve sağlıklı beslenmek. Bunun dışındaki çoğu şeye karşı isteksizim.
Yarın da dışarı çıkıp parkta spor yapmayı düşünüyorum. Umarım hava güzel olur. 


Eve gelmeden marketten dergi de aldım. Uzun zamandır Evim dergisini takip ediyorum. Ama koleksiyoncu değilim olmayı da düşünmüyorum. Eğer koleksiyoncu olan varsa eski dergileri verebilirim hatta bununla ilgili ayrı bir yazı hazırlasam daha iyi olur. 

Baharın gelişine pastel kutlama yazıyor, detaylı okumadım ama benimde aklımda tam olarak pastel tonlarda düşünceler var. Perde değişimi ve duvar kağıdı bunların başında geliyor.

Ben eskiden sürekli dışarı çıkardım, çok gezerdim. Bu aşırı durgunluk biraz değiştirdi beni, o yüzden artık kendime her gün dışarı çıkma emri verdim. Evdeyken bile olmak istediğim tek yer kendi odam. Aslında odadan kurtulmak lazım da neyse...

Hgk Günlükleri'nden sevgilerle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder