23 Ocak 2014 Perşembe

**Dostum İçin Azıcık Macera Yaşadım Bugün**

Hani insanlar süslenip püslenip bahçeliye gezmeye gider ya, işte bende tam olarak oraya çöpleri karıştırmaya gittim. Ve evet her şeyden iğrenen ben o parktaki tüm çöpleri tek tek devirip karıştırdım. Neler mi oldu? hoooop günü başa sarıyoruz.

Bugünü evde geçirip ders çalışmayı planlıyordum ben, tüm günüm evde geçecekken boş geçmesin oruç da tutayım dedim. Işıl ışıl bir güneşle sabah 8 de açtım gözlerimi biraz sosyal alemlerde zaman geçirip ders çalışmaya başladım. Hafta sonu açıköğretim sınavlarım var çünkü.

Saat 13:45 de arkadaşım aradı beni. Sevgilisi şehir dışında bugün gelecekti, onunla buluşacaktı Aşti'nin karşısında Gazi'nin bazı bölümleri var, okulun önünde buluşmak için anlaşmışlar. Ama çocuk ortada yok ! En son konuşmalarında '' tamam bekliyorum '' diyen adam ortadan kaybolmuş. Okulun etrafını turlamış defalarca, az ileride onların oturduğu bi park varmış gitmiş oraya bakmış yok. Ağlaya ağlaya anlatıyo telefonda '' başına bir şey mi geldi yoksa binip geri mi gitti '' diye. Otobüsten 12 de inmiş adam, bir saat arkadaşım gelene kadar zaman geçmişti bir saat de o arayarak zaman geçirmişti yani iki saattir yok kocaman adam.!

Eeehh tabi arkadaşımı orada bırakacak değilim ya bende çıktım gittim. Beraber aştinin içinde aradık. Firmalara sorduk bilet alıp tekrar gitmiş midir öğrenebilir miyiz diye. Danışmadan tüm aştiye anons yaptırdık ama yok ortada. Polise gitsek mi diye telaş yapıyor - bu arada bu adamın kendi polis, başına birşey gelme ihtimali en düşük insanlardan biri-  Dışarıdaki taksici amcalara sorduk '' burada polislik bi olay oldu mu? '' diye. En sonunda arkadaşım geç kaldığı için trip atıp, binip geri gittiğini varsayarak bizim eve geldik. Geldiğimizde saat 16:00 civarındaydı.

O kadar saat dolandınız telefondan aramadınız mı diye sorabilirsiniz sanırım bahsetmedim bundan ama adamın telefonu kapalı...

Ben arkadaşımın yüzünü güldürmeye çalışıyorum, sakinleştirmeye çalışıyorum. Bizim internete bağlanınca adamın whatsappdan gönderdiği mesaj geldi. 12.53 de atılmış '' bu saatten sonra hiç gelme, bitti artık '' diye.
Be adam be kendini bilmez, kız demiş zaten sana geç geleceğim anca izin alabildim diye, üstelik dolmuşa binerken aramış yolda olduğunu biliyorsun tamam bekliyorum diyorsun. Bu trip neye? Metrodayken bi kere aramışsın telefonu kapalı çıktı diye gelmiyo seni terketti demek mi bu? Metro da olmasa bile hattın çekmediği anlar olabilir, ikinciye aramaya bile tenezzül etmemiş beyefendi, binmiş 4 saat geldiği yolu geri gidiyor.
Biz ne mi yapıyoruz? Merak içinde ara dur, panik ol, sonra gelen mesaja bak. Üstelik eve gidene kadar göremeyeceği bi yoldan mesaj atıyor.

Neyse efendim o arada biz sofraya oturduk, arkadaşım baya ağladı sakinleşti. Akşam vakti yani ben oruç açıyorum. O da konuşmaya çalışıyor. Adam demez mi '' buarada tam tur yüzüğün parktaki çöpte git al '' diye. Tekrar başladı bi ağlama krizi. Söz konusu olan tam tur pırlanta yüzük değil, maaşının yarısından fazlasını vermiş olduğu o yüzüğü o kadar yolu gelip de çöpe atacak kadar sinirlenmiş olması. Sebep: Sadece 1 saat geç kalması. 

Bunu yaptıysa hiç affetmez diye yakına yakına fırladık evden. Ben bizimkilere bırakıp geliyorum biraz da turlarız dedim yarım ağız çıktım. Şanslıydım bugün dolmuş hep zamanında geldi. Aştide inip koşarak o parka gittik. Bahçelinin- ya da emek de olabilir o bölge- sokaklarında Mirkelam edasıyla parka ulaştık. Başladık o küçük çöpleri ters çevirmeye ama içlerinden sosyetik ablaların, teyzelerin kokoş köpeklerinin boklarından başka bir şey çıkmadı.

''Dostum için çiğ tavuk bile yerim '' deme ben o çıtayı bugün baya yükselttim boklu çöpleri karıştırarak.
-Eve gelince ellerimin üst ve orta derisini kazıyana dek yıkayıp, antibakteriyel jelle bulamaç yaptım-

Son çare olarak sevgilisinin annesini aradı anlattı durumu. Sakinleşince bindirdim, gönderdim evine. Giderken bugün anladım senin gerçekten dostum olduğunu dedi. '' daha bugün mü anladın '' diye benden de azarı yiyip gitti. En iyi bugün anlamış kötü gün dostu olduğumu.

Çençen grubumuzun iki üyesi olarak bir maceranın daha sonuna geldik. Hadi hayırlısı...

Sevgilerle... Hgk Günlükleri...

20 Ocak 2014 Pazartesi

Mutluluğun Öteki Yüzü- Sere Prince Halverson


Bu yıl ki 50 kitap okuma hedefimin ilkini tamamlamış bulunmaktayım. Mutluluğun öteki yüzü benim kazandığım ilk çekiliş hediyemdi. Yazın okumaya başlamıştım ancak bir yerde fena dağıtıyor insanı ve o dönem gerçek hayatta da bazı üzücü şeylerle karşılaşmıştım. Yarım kalmıştı kitabım. 



Tasarım olarak o kadar güzel ki ben ayracını koparıp kullanmaya bile kıyamadım.
Konusu annelik üzerine daha doğrusu iki kadının yaşadıkları ve aralarındaki annelik savaşı. Sonuçta kazanan her zaman anneler olur! :)


Kitabı okumanızı tavsiye ederim, bir dönem Amerikan tarihini de biraz içinde barındırıyor. Duygu yüklü bir kitap kesinlikle. Okuyunca anlıyorsunuz ki aslında mutluluk dediğimiz şeylerin çoğu yaşadığımız acılardan doğuyor. Her mutsuzluğumuzu, kaybımızı, hüznümüzü yenip tekrar başlama, savaşıp elindekileri kaybetmeme, aradığımız huzuru bularak elde edilen mutluluklar kadar kıymetlisi yok bu hayatta. 

Her zaman mutlu kalmanızı dilerim. 


Sevgilerle... Hgk Günlükleri...